Avrasya Maratonunda AKUT Sizin Hayat Nefesiniz
30 Aralık 2011 Cuma
Sene sonu değil sezon sonu
Bu tarz programlar yıl sonu yerine sezon sonu yapıldığı taktirde daha bir kompakt yapıya sahip olmakla birlikte futbol sezonunun sonunda tansiyonun düştüğü noktada daha sağlıklı ve sakin bir şekilde izlenilirliğini sağlayabilir.
Not: Bu yazının taslak halini oluşturduktan sonra okuduğum Uğur Meleke'nin -ki kendisini merakla takip ederim- bugünkü yazısında 2011'in enlerine dikkat çekilmiş.(http://spor.milliyet.com.tr/guzel-bir-yil/spor/sporyazardetay/29.12.2011/1481790/default.htm) Yazıda bahsedilen kişi veya olayların hemen hepsi yılın 2. yarısına yani 2011-12 sezonunda ait (İvan Ergiç hariç) Yılın ilk aylarındaki futbol gelişmelerinin çok eski hissi uyandırmasına bir örnek olarak bu yazının gösterebileceğini düşünüyorum.
26 Aralık 2011 Pazartesi
Fikstür Avantajı 17. hafta 2011-12
- Takımların güçleri ve performansları. Buna göre:
- 1. grup: Beşiktaş, F.Bahçe, G.Saray ve Trabzonspor
- 2. grup: Eskişehirspor, Mersin İY, G.Birliği, Manisaspor ve İstanbul BŞB
- 3. grup Kayserispor, Sivasspor, Antalyaspor ve Bursaspor
- 4. grup G.Antepspor, Orduspor, Samsunspor, Karabükspor ve Ankaragücü
- Oynanmamış maçlarda alınabilecek puan hesaplanırken kendi grubundaki takımların o maçta almış olduğu puanların ortalaması hesaba katılır:
- Örnek: 18. haftada F.Bahçe, Orduspor ile deplasmanda oynuyor. F.Bahçe'nin grubundaki takımların Ordu deplasmanında aldığı puanların ortalaması 3'tür. (F.Bahçe'nin grubundakilerden sadece G.Saray Orduspor ile deplasmanda oynamıştır)
- Bu puanlar tek tek toplanarak aşağıdaki tablo oluşturulur.
20 Aralık 2011 Salı
Sadece F.Bahçe Ülker yenilmedi
Bu kadar karışık hesaplar içinde özet olarak:
Olympiakos: 100
Cantu: %100
FB Ülker: %75 (galibiyet veya Bilbao'nun kaybetmesi)
Caja Laboral:%75 (galibiyet veya FB Ülker'in kaybetmesi)
Bilbao Baskets: %50 (galibiyet)
21 Kasım 2011 Pazartesi
Seneye Trabzonspor-Barcelona olur mu?
1976 Trabzonspor-Liverpool 1-0
1983 Trabzonspor-Inter 1-0
1990 Trabzonspor-Barcelona 1-0
Dikkatli baktığımızda maçlar arasında 7'şer yıl olduğunu görüyoruz. Günümüze gelelim:
2010 Trabzonspor-Liverpool
2011 Trabzonspor-Inter
2012 .....
Bu hesaba dayanarak önümüzdeki yıl Trabzonspor, Barcelona ile eşleşir mi? Şimdiden merak ediyorum ve bu gerçekleşirse enteresan olur.
Ertuğrul Sağlam ve Bursaspor-Samsunspor maçı
1 Kasım 2011 Salı
Hafta içi maçları tablosu
TFF sezon başında (25.08.2011) açıkladığı sezon planlamasında 7 kez hafta içi maçı oynanacağını duyurmuştu. İlk planlamaya göre (üstteki tabloda solda yer alan 1. versiyon):
3-8-12-15-18-19-24. hafta maçları hafta arası oynanacaktı. Eylül sonuna doğru TFF sezon planlamasını değiştirdi. Bu değişiklikte ortaya somut bir sebep de sunulmamıştı. Buna göre de (tabloda sağda yer alan 2. versiyon):
3-8-14-17-18-22-24. hafta maçları hafta arası oynanıyor.
İlk durumda CL maçlarıyla çakışmadan dolayı Trabzonspor 2 adet erteleme maçı oynarken (BJK ve GS'ye karşı) şimdiki durumda 1 maç erteleniyor (G.Birliği). Burada dikkat çeken bir diğer nokta ise hafta içi maçların takımlara olan etkisinin farklılığı. Her takım (doğal olarak) iç saha maçlarını hafta sonu oynamak istediğinden hafta arası da deplasmanda olmak ister. TFF bu noktada -mümkün olduğunca- dengeli dağıtım yapmalıdır. Yani takımların hafta arasında oynadığı maçlarda iç saha-dış saha sayısı birbirine yakın olmalıdır. Ancak Eylül sonunda yayınlanan son planlama ile değil yaklaştırmak, daha da uzaklaştırılmıştır. Örneğin:
Gaziantepspor veBursaspor daha önceki programda iç sahada 3'er maç yaparken, yeni programda bu sayı 1'e düşmüştür. Buna karşılık Galatasaray, iç sahada 4 maçı hafta içi oynayacakken son planlamada bu sayı 6'ya çıktı. Tüm takımların iç sahada oynadığı hafta arası maçları tablosu aşağıdadır.
12 Ekim 2011 Çarşamba
Dünden Bugüne Avr. Şam. Play-Off'ları
9 Ekim 2011 Pazar
Play-Off'ta (kalabilirsek) nasıl seri başı oluruz?
Öncelikle gruplarda 2. olma ihtimali olan takımlar şu şekilde:
Burada yeşil ile gösterilen takımlar 2. olması durumunda direkt Euro2012'ye katılma şansı olanlardır.
Rusya'nın grupta 2. olması için Andorra'ya kendi sahasında yenilmesi gerekir. Yine Norveç'in grup 2. 'si olması için Norveç-İzlanda ve Danimarka-Portekiz maçlarının ev sahiplerince kazanılması ve toplam 9 fark olması gerekiyor. Bu sebeplerle Rusya ve Norveç hesapların dışında tutuldu. En iyi 2.ler hesabında E, F veya H gruplarından birisinden en iyi 2. çıkabileceği görülüyor. Bu gruplarda yer alıp da 2.çıkma ihtimali olan tüm takımların UEFA katsayısı bizden fazla. Yani 3 gruptan 1 tanesi en iyi 2. olurken kalan 2 gruptan gelecekler de seri başı listesinde bizim üzerimizde yer alıyor. Seri başı kontenjanının 4 takım olduğunu göz önünde tuttuğumuzda kalan 5 gruptan gelen 2.'lerin en az 4'ünü UEFA katsayısı bakımında geride bırakmış olmamız gerekiyor. (Azerbaycan maçını 1-0 kazandığımızı ön şart olarak bu hesaplamaları yapıyorum), Kalan grupları inceleyelim:
B Grubu: Bu grupta İrlanda-Ermenistan maçı çok kritik. Bu maçta beraberlik İrlanda'ya yeterken Ermenistan'a galibiyet gerekiyor. Ermenistan şu an sıralamada altımızda yer alıyor. İrlanda ise kılpayı üzerimizde olup alacağı beraberlikte puan olarak bize geçiliyor. (galibiyette yine üzerimizdeler) Bu bakımdan maçın berabere veya Ermenistan galibiyetiyle sonuçlanması işimize geliyor.
C Grubu: Burada Estonya maçlarını 16 puanla bitirdi. Sırbistan ise 15 puanlı ve Slovenya deplasmanına gidiyor ve beraberlik Sırplara yetmiyor. Estonya'nın katsayısı bizden düşük iken Sırplar bizden daha iyi durumda. Bu maçta da beraberlik veya Slovenya galibiyeti (Sırbistan mağlubiyeti) bize avantaj getiriyor.
D Grubu: Fransa (20) ile Bosna-Hersek (19) final maçına çıkıyorlar. Fransa'nın grubu lider bitirmesi ile Bosna-Hersek'i katsayı olarak geçiyoruz. Fransa ise 2.bitirmesi ile Play-off sıralamasında bizi geride bırakabilir. Fransa galibiyeti veya beraberlikle avantaj elde ediyoruz.
G Grubu: Karadağ 2.bitirmeyi garantiledi ve katsayı olarak aşağımızda.
I Grubu: Çek Cumhuriyeti (10), Litvanya'ya giderken İskoçya (11) İspanya ile oynuyor. İskoçlar mağlup olursa Çekler'e beraberlik yetiyor ve bu sonuçlarla Çekler bizden düşük katsayı ile geride kalıyorlar. Çekler galip gelerek 2. olursa üstümüzde yer alıyor. İskoçya'nın katsayısı ise her türlü bizden düşük.
Son maçımızı berabere bitirip 2. sırada yer alırsak ise yukarıdaki beklentiler biraz daha keskinleşiyor:
Ermenistan galibiyeti (beraberliği yetmiyor)
Fransa galibiyeti(beraberliği yetmiyor)
İskoçya'nın 2.liği gerekiyor.
Azerbaycan'ı yenersek bize gerekli sonuçlar (en az 3 tanesi)
İrlanda-Ermenistan 0 veya 2
Slovenya-Sırbistan 1 veya 0
Fransa-Bosna 1 veya 0
Litvanya-Çek C 1 veya 0 veya İspanya-İskoçya 2
Azerbaycan'la berabere kalırsak bize gerekli sonuçlar (en az 3 tanesi)
İrlanda-Ermenistan 2
Slovenya-Sırbistan 1 veya 0
Fransa-Bosna 1
Litvanya-Çek C 1 veya İspanya-İskoçya 2
Not: Şu anki katsayılar ve Salı günü sonrası muhtemel değerler:
27 Eylül 2011 Salı
Kupa Finalisti 5-8 bitirirse
Hatırlatma: 5 sezonun 3'ünde kupa finalistlerinden biri sezon sonunda CL hakkı kazandı.
2006-07 Beşiktaş
2008-09 Beşiktaş
2009-10 Fenerbahçe
24 Eylül 2011 Cumartesi
22 Eylül 2011 Perşembe
Erteleme Maçları İyice Sıkıştırıyor
12 Eylül 2011 Pazartesi
İlk maçı son şampiyon oynar (mı)
2013-14
14 Ağustos 2013 Türkiye-Gana
21 Ağustos 2013 F.Bahçe-Arsenal
22 Ağustos 2013 Tromso-Beşiktaş
22 Ağustos 2013 Kukese-Trabzonspor
İlk haftanın ardından diğer takımların Avrupa Kupası maçları olduğu için son şampiyon Galatasaray maçını haftanın sonunda Pazartesi günü oynuyor.
2012-13
15 Ağustos 2012 Avusturya-Türkiye
21 Ağustos 2012 S.Moskova-F.Bahçe
23 Ağustos 2012 Bursaspor-Twente
23 Ağustos 2012 Trabzonspor-Videoton
İlk haftanın ardından diğer takımların Avrupa Kupası maçları olduğu için son şampiyon Galatasaray maçını haftanın sonunda Pazartesi günü oynuyor.
2011-2012
6 Eylül 2011 Salı Milli Maç
14 Eylül 2011 Çarşamba İnter-Trabzonspor
15 Eylül 2011 Perşembe Beşiktaş-Maccabi
Bu durumda Trabzonspor'un maçını Cumartesi'ye koymanız en anlamlısı (Deplasmandan deplasmana gidiyor) Bunun yanında Beşiktaş'a da zaman vermeniz gerekir. Bu yüzden son şampiyon Fenerbahçe'nin maçını daha sonraki bir güne koyulması gerekti. (Haftanın son maçı)
2010-2011
11 Ağustos 2010 Çarşamba Milli Maç
17 Ağustos 2010 Salı BJK-Helsinki
19 Ağustos 2010 Perşembe GS-Karpaty , PAOK-FB, Liverpool-Trabzonspor
Bir sonraki hafta maçı olmayan şampiyon Bursaspor gayet tabi maçını Pazartesi günü oynadı.(16 Ağustos 2010 Bursaspor-Konyaspor haftanın son maçı)
2009-2010
6 Ağustos 2009 Perşembe GS-Netanya , Holved-FB
12 Ağustos 2009 Çarşamba Milli maç
Pazartesi maçlarının da olmadığı bu dönemde sezonun Beşiktaş maçıyla başlaması gayet doğal. (7 Ağustos 2009 İBB-BJK sezon açılış maçı)
2008-2009
20 Ağustos 2008 Milli maç
27 Ağustos 2008 Steaua Bükreş-GS, FB-Partizan
Sezonun açılış günü GS ve FB aynı gün oynadılar. GS 2,5 saat önce oynadı (23 Ağustos 2008 GS-Denizlispor sezon açılış maçı)
2007-2008
8 Ağustos 2007 Sheriff-Beşiktaş
15 Ağustos 2007 FB-Anderlecht, Zürich-BJK
FB veya BJK'den birinin maçını cuma günü oynaması gerekirdi. Beşiktaş'ın bir önceki Çarşamba maçı olduğu için FB ilk maçını 10 Ağustos 2007'de İBB ile oynadı.
Görüldüğü üzere son şampiyonun ligin açılış maçını oynaması gelenekten çok hafta arasında oynanan/oynanacak maçlara bağlı olan bir durum.
10 Eylül 2011 Cumartesi
Kupa Finaline ilişkin sorular
Ligi 9-18 arası bitiren bir takım finale çıkarsa 6 hafta boyunca resmi maç oynamadan bekleyecek mi? Açıklayıcı olması açısından: 6 haftalık süre ne demek? Geçtiğimiz yıllarda lig bitimiyle yeni sezon hazırlıkları arasında geçen süreden daha fazla olan süre.
Bu sürede resmi maç yapmayan takımın temposu düşmeyecek mi?
Finaldeki rakibi play-off grubundan geliyorsa bu tempo farkıyla haksız rekabet olmayacak mı? (Ligi devam eden FC Minsk Gaziantepsor'la eşleştiğinde yapılan yorumları hatırlayın)
Kupa Finaline Play-Off oynamayan 2 takım çıkarsa yine 6 hafta beklemek ne kadar mantıklı olacak? (Statüde kupa finalinin zamanlaması net olarak belirtildiği için final maçının daha öne alınması zor gibi)
Ligden düşen takımlardan biri finale kalırsa ve bu takımların yabancı oyuncularında "küme düşerse serbest kalır" maddesi sonucu kulüpten ayrılırsa, o takım finalde eksik yabancı ile mi oynayacak?
Hatırlatma: Son 5 sezonun 3'ünde finalistlerden birisi ligde ilk 8'in altındaydı
4 Eylül 2011 Pazar
O gol kime atıldı
Grupta kalan 3 maçımızı da kazanırsak 2.lik puanımız:
27 Ağustos 2011 Cumartesi
F.Bahçe ne istiyor?
26 Ağustos 2011 Cuma
Play-Off ne zaman açıklanacak?
Sezon sonunda 5-8 arası için mini-lig düzenlenirse ve ardından bir kulüp itiraz ederse ligin tescili bile riske girer düşüncesindeyim.
Eğer ki, bu ibare bugün değiştirilirse fikstür çekiminden sonra yapıldığı için hukuksuz eylem statüsüne de girebilir. (Fikstür çekimi ligin başlaması olarak değerlendirilirse) Bence bu konunun tartışılması gerekir.
Ayrıca Süper Lig'in statüsü için TFF'nin resmi sitesine girdiğimizde Play-Off'la ilgili sadece planlama sorumlusunun fikstür çekimi sırasındaki açıklamaları yazıyor. Mesela puanların 2'ye bölüneceği belirtilmiyor. Ayrıca hala eski statü gözüküyor.
http://www.tff.org/default.aspx?pageID=350
23 Ağustos 2011 Salı
Taraftar, Matematik, Teknik Direktör, Federasyon, Kulüpler
Bu kısımdan itibaren konuyu değişik boyutlarıyla inceleyeceğim
Taraftar Algısı
Eskiden oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası (gerçi şimdi Süper Kupa adıyla düzenleniyor) maçlarında lig şampiyonu ile kupa şampiyonu oynardı. Bu maçı kupa şampiyonu da kazansa da, lig şampiyonunun o senenin en iyi takımı olduğu görüşü değişmezdi. Benzer bir durumu Galatasaray'ın Süper Kupa'yı kazanması ile de açıklayabiliriz. FIFA da benzer şekilde düşünüyor ki kıtalararası turnuvaya -Süper Kupa'dan bağımsız olarak- Şampiyonlar Ligi şampiyonunu çağırıyor. Kazanılan şampiyonlukların ardında yatan sebeplerden bir diğeri de geçirilen süreçlerdir. Örneğin yine Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı kazanması zihinlerde Süper Kupa'yı kazanmasından çok daha fazla yer etmiştir. Çünkü UEFA kupasını kazanmanız için birçok maçı kazanmanız ve turu geçmeniz gerekirken, Süper Kupa için tek maçtaki anlık performans yeterli olabiliyor. Bu durumda yeni Play-Off düzeninde 34 haftanın liderinin gönüllerdeki yeri Play-Off şampiyonundan çok daha fazla kabul göreceğini düşünüyorum.
En ideal rekabet lig
Kupalarda (Yerel kupalar ve Avrupa kupaları) kura, eleme, penaltı atışı gibi şansa dayalı faktörler yer almakta. Bunun en önemli sebebi bu organizasyonlarda lig organize edebilecek kadar zaman olmamasıdır. Eminim ki diğer kupa organizasyonlarını yapanlara sorsanız ve zaman kısıtı olmasa onların da fikri lig şekline dönmesidir. Lig dediğimiz organizasyon tüm takımların birbirleriyle iç ve dış sahada oynadığı sistem şu an için en ideal rekabettir. Lig sonundaki play-off bana basketboldaki "All-Star 3'lük Yarışma"larını andırıyor. Onda da her bölgedeki son top 2 katı değerinde sayılır ve olaya heyecan getirir. O yarışmayı 2'lik toplarla kazanan belki o an alkışlanır ama gönüllerde ne kadar yer alır tartışılır. Zaten All-Star'ın amacı da en iyiden ziyade olayın show kısmını yansıtmaktır.
Olayın matematiksel yönüne gelirsek öncelikle ilk 34 haftalık sürede alınan puanların yarısının taşınması öncelikle bu periyodun heyecanının düşmesine yol açacaktır. Bu etap adeta son 6 maç için hazırlık kısmı anlamına gelmeye başlıyor. Örnek 4 adaylı bir ligde 4. hafta sonunda adaylardan biri 1 puanda olsa ve diğer 3 takım 12 puanda olsa herhalde o andan itibaren bir sonraki sezonun planlarını da yavaş yavaş yapmaya başlar. (Yani durumu kendi bile o kadar umutsuz görür) Hele ki bu fark ilk yarının ortalarına doğru devam ederse umutlar 0'a yakınsar. Bu durum play-off öncesinde oluştuğu taktirde ise kendi göbeğinizi kendiniz kesebiliyorsunuz ve önünüzdeki 3 şampiyonluk adayını da sadece kendi maçlarınızı kazanarak geçebilirsiniz. Bu durum 34 haftalık periyodun öneminin ne seviyeye indiğini gösterir.
Takımlar Puan
A 72
B 72
C 72
D 61
Play-Off Puan Durumu
A 36
B 36
C 36
D 31
A, B veya C takımı Play-Off'taki 6 maçın 4'ünü kazansa ve ligdeki 11 puan avantajı olsa dahi rakibinin (D takımının) şampiyonluğu için ipleri eline alamıyor. Bu da normal sezon için motivasyon kaybıcdemek. Sonuç olarak 6 haftanın heyecanı 34 haftanın heyecanını bitirmektedir.
Aralarında maç kalması kalmaması heyecanı etkiliyor
Geçen sezon 23. haftasından itibaren Fenerbahçe ve Trabzonspor'un puanları eşitlendi ve o haftadan itibaren bu 2 takım birbirlerinin de maçlarını çok daha yakından takip etmeye başladılar. Burada yaşanan heyecanın altında, aslında bu iki takımın aralarında oynayacak maçları olmaması vardı. Eğer aralarında oynayacakları maç olsaydı bu kadar yoğun takip edilmezdi ve birçokları bu maça kilitlenirdi. Play-off olduğu için lig boyunca en çok söylenmesi beklenen sözün "Zaten aralarında maç oynayacaklar" olacağını düşünüyorum.
Bunun yanında Play-off döneminde oyuncularda oluşabilecek sakatlık,ceza ve formsuzluk gibi durumlar oynadığı takımın gücünü azaltmanın yanında rakibinin de gücünü görece olarak artırmış oluyor. (Fizikteki bağıl hareket gibi 2 katı etkiliyor) Bu durumda play-off'un değeri artarken, ligin ilk kısmının değeri yine azaltmış oluyor. Hele ilk 17 hafta için heyecan eskisi gibi olmaz.
Federasyon
Alt sıralarla oynanan maçların bizim gözümüzde değeri yokLigin sonuna play-off kuyruğu takmak, güçlü takımların alt sıralardaki takımlarla oynadığı maçların değer ve önemini azaltmak demektir. Aslında TFF bu kararıyla ligin orta ve alt kısmında olan takımlarla üst kısımdaki takımların arasındaki maçların belirleyiciliğini azaltarak bu takımlar arasında büyük fark olduğunu kabul etmiş olmuyor mu? Bu sistemi gören gören yabancı oyuncular orta ve alt kısım takımlarına gelirken TFF'nin böyle bir kabulü olduğunu düşünebilirler. Tabi şu da unutulmamalı; liginizin değeri ortadaki takımların becerisi kadardır. Sonuçta bu kısımdakiler üstü ne kadar zorlarsa üst taraf Avrupa Kupaları'nda o kadar başarılı olur.
Planlı mı Acelecilik mi?
Federasyon Başkanı bu zor dönemde bu fikrin kendilerinden çıktığını söyledi. Kararları bu acelecilikle veren Federasyon örneğin yarın milli takım teknik direktörünü gönderilirse ve yerine başka biri ile anlaşıp bu sene deneyeceğiz olmazsa seneye vazgeçeceğiz mi denecek? Plan-proje gibi kavramlardan bahsederken acaba mı diyeceğiz?
Bir de bu kadar acil karar verilirken (galiba arada yılbaşındaki 1 hafta sonu var) Ocak-Şubat ayında oluşabilecek kar yağışı hesaplandı mı ve maç ertelenmesi durumunda takvim yetişmezse kalan maçlar Euro 2012 sonrasına mı ertelenecek?(!)
Teknik direktörler
Sene başı antrenman temposu ve strateji
TFF-Kulüpler toplantısı çıkışında Galatasaray dışındaki takımların destek verdiği belirtildi. Acaba bu kulüplerin başkanları bu desteği vermeden önce teknik direktörlerine danıştı mı merak ediyorum. Nasıl ki futbol takımlarının bir kısmı maça hızlı girip işi erken bitiriyor, bir kısmı da rakibi bekleyip 2. yarıda sonuca gitmeye çalışıyorsa, bunun daha büyük halini lig stratejisinde de mevcuttur. Her takımın form tutmayı öngördüğü dönemler olur. Sene sene başı antrenman programları Play-Off'suz sisteme göre yapıldıysa bu takımlar mağdur olmadı mı şimdi?
Ayrıca Zico'nun FB'nin başında olduğu dönemde Rıdvan Dilmen şöyle diyordu: "Zico'nun taktiği 6 maç için doğru 28 maç için yanlış. GS için ise tam tersi (Gerets veya Feldkamp dönemi) geçerli yani 28 maç için doğru 6 maç için yanlış" demişti. Peki teknik direktör taktiğini Play-Off suz bir dönem için kurguladıysa ona haksızlık olmadı mı? (Başkanlar kabul ettikten sonra teknik direktörler...)
Kulüpler
Bilet alın dekoder alın
Yıldırım Demirören bütün kulüpler adına kombine ve dekoder alın şeklinde beyanat veriyor. Bu dönemin Türk Futbol'unun yerlere düştüğü bir periyot olduğunu belirtti. Aklıma 2001 yılı geliyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük krizinin olduğu dönem. Hatırladığım kadarıyla o dönemde kapanan bir kulüp olmadı. (üst düzey kulüplerde) Ancak işini kaybeden, iflas eden ve bundan etkilenen milyonlarca vatandaşımız oldu. Aynı dönemde ve sonrasında ise dönemsel olarak fiyatı artan kalemler arasında maç bileti ilk sırada yer alıyor. (aşağıda linkleri bulunabilir, bir çok ayrı sitede yine benzer haberler var) Vatandaşın zor gününde yanında bulunmayıp da futbolun bu zor gününde böyle bir talep için ne denir bilemiyorum.
http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/173031.asp
http://arsiv.zaman.com.tr/2002/01/02/ekonomi/h14.htm
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/10/01/35322.asp
20 Ağustos 2011 Cumartesi
Amir-memur vs ticari ilişki
Federasyon Başkanı kulüpler ile amir-memur ilişkisinin yanı sıra zaman zaman da (PFDK ve Tahkim vasıtasıyla) hukuki ilişkisi içinde. Bu noktada yapılan ticari anlaşmalar benim dilimde kekremsi bir tat bırakıyor. Kişisel fikrim Aydınlar'ın dürüst bir kişiliği olduğu ve kesinlikle bu tür ilişkilerde art niyetli davranmayacağı yönünde. Ancak kurallar belirlenirken ilgili kişinin iyi niyetli olmasından ziyade kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi önşart olmalıdır. Örnek vermek gerekirse stadyumlarda maça giden taraftarların çok büyük çoğunluğu efendice maçını izleyen kişilerden oluşsa da, art niyetliler olabileceği ihtimaliyle stadlara (her insanın yanında olması doğal olan) bozuk para, çakmak gibi cisimler alınmıyor.
Bu ilişki sadece Federasyon-Kulüp yönünde değil Kulüp-Federasyon yönünde de sıkıntılara yol açabilir. Örneğin Bursaspor kulübünün, (yukarıda ismi geçtiği için yazıyorum, burada başka kulüp de olabilir) hatalı karar verdiğini düşündüğü Federasyon Başkanını eleştirmeden önce aklına, sene başında yaptığı veya önümüzdeki sezon yapmayı planladığı bu tür sponsorluk anlaşması gelip de susması bahsettiğim ilişkinin çarpıklığını gözler önüne serer.
Federasyonun birçok kurulu var. Bunlardan birisi Merkez Hakem Kurulu. Bu kurula da bağlı yüzlerce hakem var. Bir an düşünün: Bu hakemlerden birisine ait bir şirketin saha kenarı reklamı olarak yer aldığını, o hakemin ilgili takımın maçında sahaya çıktığını ve bunun bütün ülke tarafından bilindiğini. O hakemin ilgili takım lehine yaptığı ilk masum hatada birbirimize gireriz. Alt kademedeki bir olay bu denli karın ağrısı oluşturursa üstteki problem büyüklüğünün çok daha net ortaya çıktığı görüşündeyim.
17 Ağustos 2011 Çarşamba
Madrid 4 - Barcelona 1 (Vuelta Supercopa de España 97/98)
15 Ağustos 2011 Pazartesi
21 Temmuz 2011 Perşembe
Şike Soruşturması olmasaydı...
- Federasyon muhtemelen geçtiğimiz hafta fikstür çekimini yapmış ve taraftarlar derbilerin zamanını şimdiden ajandalarına yazmışlardı.
- Mehmet Ali Aydınlar'ın federasyon başkanı seçildikten sonra canlı yayında söylediği projelerden biri olan Türkiye Kupası'nın statüsü tartışılyor ve belki de karar veriliyordu. Şu anki görüntüye göre (lig de ertelenirse) tek maçlı eliminasyona -en azından bu sene- dönülecekmiş gibi duruyor.
- TFF kongresinde kapalı kapılar ardında konuşulan Ankaraspor'un Bank Asya'ya mı yoksa Süper Lige'mi geleceği gündem maddesi olabilirdi. Ankaraspor için verilebilecek karar ilgili ligi 19 takıma çıkardığından 36 maç ama 38 haftalık lig ihtiyacı doğuruyordu. (Her hafta bir takımın bay geçmesi)
- Sporda şiddet yasası gereği çıkması planlanan elektronik biletlerin yasanın çıkışından itibaren bir yıl içinde uygulamaya geçişi. (14 Nisan 2012'de uygulanacak mı yoksa 2012-13 sezonunda mı başlanacak)
- F.Bahçe-Shaktar Donetsk maçında sahaya giren taraftarların bireysel ceza alıp almayacağı tartışılabilirdi. (bu soruşturma olmasa sahaya girme olur muydu, o da başka bir tartışma)
- Ligin yayıncı kuruluşu sezonunn başlangıcı ile ilgili reklamları birçok kanalda dönecekti belki. Hatta alışveriş merkezlerinde kampanyalarının tanıtımına tenıklık edecektik.
- Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nin yayıncısının da reklamlarını görebilirdik.
- Her sene logaritmik artan fiyatlara rağmen kombine bilet satışlarındaki gidişat memnunlukla haberlere yansıyabilirdi.
7 Mart 2011 Pazartesi
Derbi: Cuma günü olması ilk değil
1995-96 22 Mart Galatasaray-Fenerbahçe: Yine bir 26. Hafta maçı. Souness yönetiminde lig için iddiası kalmamış Galatasaray ile şampiyonluk için çekişen Fenerbahçe'nin o dönem patates tarlasını andıran Ali Sami Yen'de oynadıkları maç. Bu maçın neden Cuma oynandığını hatırlamıyorum. (Sonrasında Türkiye-Avrupa Kupası maçı da yok). Galatasaray 2-0 kazanmıştı
1996-97 15 Kasım Galatasaray-Beşiktaş
Takip eden Salı günü Valencia ile UEFA Kupası 3. turu ilk maçında deplasmanda oynaması nedeniyle Cuma günü oynandığını düşündüğüm karşılaşma olmuştur. Maç Hakan Şükür ve Ertuğrul Sağlam'ın karşılıklı golleriyle 2-2 bitmişti.
1997-98 5 Eylül Fenerbahçe-Galatasaray:
1997-98 5 Eylül Beşiktaş-Trabzonspor:
Bu 2 maçın Cuma günü oynanmasının sebebi ise sonraki hafta arasında San Marino maçının olması. Fakat daha da ilginç olanı bu maçların 2'sinin de 90 dakika televizyon yayınının bulunmaması. Çünkü o dönemde F.Bahçe ve Beşiktaş BİMAŞ kanalları ile anlaşıp havuz dışında yer almayı reddetmişlerdi. Bu sebepten bu maçların 3 dakikalık görüntüleri yayınlandı. Hatta F.Bahçe'nin o sene 2 maç hariç iç saha maçlarına kamera dahi girmedi. İlginç ki ne ilginç. Bu arada maçları Fenerbahçe 3-1, Beşiktaş ise 3-0 kazandı.
1999-2000 14 Nisan Beşiktaş-Galatasaray:
Bu maçın Cuma oynanmasının sebebi ise ertesinde 20 Nisan'da Galatasaray'ın Leeds deplasmanı olmasıydı. Fevzi'nin ayağının altından kaçırdığı topla hatırlanan maç 1-1 bitmiş, Galatasaray şampiyonluk yolunda büyük avantaj sağlamıştı.
31 Ekim 2003 Beşiktaş-Galatasaray
Ertesinde Beşiktaş’ın Sparta Prag’ı konuk edeceği ve Galatasaray’ın da Olympiakos deplasmanına gideceği karşılaşma her 2 takımın da dinlenebilmesi adına Cuma günü oynanmıştı. Maçın skoru 0-0'dı.
4 Mart 2011 Cuma
27 Şubat 2011 Pazar
Trabzonspor-Kayserispor maçının ardından
Bir de Fenerbahçe-Schalke maçı var ancak oradaki skor gelişimi biraz daha farklı olmuştu.
Matematiği böyle kullanmayın
Benzer yönde hareketi Aykut Kocaman sezon başında "Alex ile son 5 sezonda 1 şampiyonluk yaşandı" sözüyle yapmıştı. Çünkü Alex ile toplamda 6 sezonda 2 şampiyonluk kazanılmıştı. Geçen sene Rijkaard da "Bir önceki sezon 5. olan takım, bu sene 3.oldu" demişti.
24 Şubat 2011 Perşembe
Fikstür Avantajı 22. Hafta 2010-11
20 Şubat 2011 Pazar
Kural Sorgulaması 2
Önerdiğim cezanın şekli konusunda daha değişik uygulamalara da gidilebilir ancak temel felsefe sertliğe karşı takımları cezalandırmaktır.
15 Şubat 2011 Salı
İbrahim, "Üzülme"
Ama bunların hiç birisi onun "Bayrak adam" rolünü kafamdan silmiyor. Bayrak adam kavramının yok oluş sürecini izleyebilen bizim kuşağın gördüğü son temsilcilerdendi. Beşiktaş'ta oynadığı süreyi bir kulüpte geçirmiş ve şu anda Süper Lig'de oynayan başka oyuncu yokken, onu sadece çalışkan, istikrarlı olarak tanımlamak yetmiyor. "X kuşağı"nın bir temsilcisi olarak belki de "Y kuşağı" tarafından algılanamayan bir kişilik. 2000 yılındaki Beşiktaş-Barcelona maçı bana yeni başlayan üniversite ve yurt hayatımı anımsatırken bir yandan da İbrahim'in rakibin sağ kanadını sürklase edişini gözümün önüne getiriyor.
Dünkü olayla ilgili teknik direktörün raporunun etkili olduğu söylenirken aklıma şu geliyor: Schuster bu oyuncunun sözleşmesinin feshedilmesini istediğine göre yarın stadın yapımına da karışır mı veya kulübün kullanacağı kredinin miktarına? Bir maaşlı çalışan kulübün aldığı bu tarz bir kararda en büyük etkense -ne derece etken olduğunu bilmiyorum- problem sandığımızdan da ciddidir.
Ayrıca bir oyuncunun sözleşmesini tek taraflı feshetmeniz onun Beşiktaş kulübünde bulunmasının doğru olmadığına karar vermeniz demektir. Bu noktadan sonra oyuncu artık serbesttir. "Kovduktan" sonra oyuncu ile kulübün tesislerinde basın toplantısı yapmak hangi mantığa sığar?
Ya peki kulübün demokratik kuralları olduğunu söyleyip de (2 gün önce belirttiği federasyonun demokratik olmamasına gönderme yaparak), bugün son maçta federasyondan jübile için özel izin istenmesi hangi demokratik anlayışa sığar? Jübile yapmayı bu kadar çok istiyorsan bunu o sözleşmeyi feshetmeden önce düşünecektiniz. Ha bu arada başkan, Beşiktaş'ın son maçı Gaziantepspor ile deplasmanda.
Fikstür Avantajı 21.Hafta 2010-11
13 Şubat 2011 Pazar
Fenerbahçe-Kayserispor (geçmiş üzerine)
Farkı farketmek
Çünkü geçen hafta Sivasspor'un yenik oynadığı süre toplam 8 dakika iken bu hafta bu 80 dakikadır. Oyun içindeki aksiyonlarda yer alan bu etken faktör gözden kaçmamalıdır.
Konsantrasyon
7. Hafta K.Karabükspor-G.Saray 2-1 (2 ve 10. dakikalar)
8. Hafta G.Saray- MKE Ankaragücü 2-4 (3.dakika)
14.Hafta G.Saray-Beşiktaş 1-2 (8.dakika)
16.Hafta G.Saray-G.Birliği 0-2 (1.dakika)
21.Hafta G.Antepspor-G.Saray (5.dakika)
10 Şubat 2011 Perşembe
Rüyadaki buluşma gerçekleşiyor
Şampiyon Kulüpler Kupası-Şampiyonlar Ligi:
IFK Göteborg-Beşiktaş: 2-0
Kupa Galipleri Kupası:
Trabzonspor-Turku Turun: 2-0
UEFA Kupası:
Fenerbahçe-Botev Plovdiv: 3-1
GKS Katowiçe- Galatasaray: 0-0
2. maçlar öncesi gördüğüm birrüyada 4 takımımız rövanş maçlarını yan yana yerleştirilmiş sahalarda oynuyordu. Sahalar 2x2 şeklinde yerleştirilmiş ve taç/kale çizgileri arasında küçük mesafeler vardı. (Ankara 19 Mayıs Stadı'nın çevresini bilenler daha rahat canlandırabilirler) Maçlar başladıktan sonra içlerinde en çok gole ihtiyacı olan Beşiktaş 1-0 öne geçiyor ve o anda diğer sahalarda oynayan diğer takımlarımızın oyuncuları maçlarını bırakıp gol sevincine katıldılar. (O sırada rakipleri de durdu!) Devamını pek hatırlamıyorum.
Bugün basketbolda Spor Toto Türkiye Kupası'nda bu 4 takımımız (sponsor destekli halleri ile) yarı finalde mücadele ediyor. Bu 4 takımın oyuncuları ve taraftarları belki de ilk kez (benim rüyamdan sonra!) bu derece yoğun bir şekilde bir araya gelececkler Kadir Has Spor Salonu'nda. İlginç bir buluşma...
18 sene sonra oluşan dörtlü
Yarı Final
Galatasaray-Trabzonspor 3-0 / 1-3
Beşiktaş-Fenerbahçe 1-0 /1-1
Final
Galatasaray-Beşiktaş 1-0 / 2-2
6 Şubat 2011 Pazar
Fikstür Avantajı 20. Hafta 2010-11
Spor vs Düşman
Futbolla ilgili olanların bir kısmının dahi bilinç altına bu düşünceyi yerleştirirseniz insanları gergin hale sokmuş olursunuz. Liderler az konuşarak çok mesaj veren kişilerdir. Liderlerin konuşmaları da verdiği mesajlar irdelenerek analiz edilir. Bu yüzden dikkat etmeliler.
Edit: Bu yazıyı yazmamın sebebi, algımı aktarmaktan ziyade, futbol takip edenlerin olası algısını ve bunların olası sonuçlarını irdelemek içindir.
1 Şubat 2011 Salı
Fikstür Avantajı 19. Hafta 2010-11
26 Ocak 2011 Çarşamba
Fikstür Avantajı 18. hafta 2010-11
Öncelikle lig başında takımları 3 kategoriye ayırdım.
Üst grup:(Şampiyonluk adayları) Beşiktaş, Bursaspor, Fenerbahçe, Galatasaray, Kayserispor, Trabzonspor
Orta Grup: (Dişli takımlar, zorlu deplasmanlar) G.Antepspor ,Eskişehirspor, Ankaragücü, Antalyaspor, Karabükspor, İstanbul BŞB ve Manisaspor
Küme Düşme Adayları: Kalan takımlar
Mesela Beşiktaş 19. haftada İstanbul BŞB ile deplasmanda oynayacak. Bundan önce kendi kategorisinde İstanbul BŞB iledeplasmanda oynayan takımlar (Bursaspor, Fenerbahçe, Kayserispor ve Trabzonspor) ortalama 2,5 puan almış. bu durumda Beşitaş'ın (ve henüz İstanbul BŞB ile dış sahada oynamamış Galatasaray'ın da) İstanbul BŞB dış saha maçından 2,5 puan alacağını öngörüyorum. Ancak Beşiktaş'ın bu hafta alacağı sonuç da bundan sonraso için Galatasaray'ın alacağı potansiyel puanı etkileyecektir.
Aynı uygulama bütün maçlara uygulanıyor (tabii ki her takıma yönelik öngörülen puanı için kendi kategorisindeki ortalama göz önüne alınıyor.)
Şu anki öngörüme göre oluşan puan durumu sağ üstte yer alıyor.
19 Ocak 2011 Çarşamba
Beşiktaş UEFA'da finale kadar giderse?
8-9-10 Mart: UEFA CL 2.Tur/Avrupa Ligi 4.Tur
15-16-17 Mart: UEFA CL 2.Tur/Avrupa Ligi 4.Tur
22-23-24 Mart: 25 Mart'ta milli maçlar var, Türkiye'nin o tarihte maçı olmasa da yabancı oyuncuların maçları olduğu için o hafta da oynanamaz.
29-30-31 Mart: Türkiye-Avusturya
5-6-7 Nisan: UEFA CL Çeyrek Final/Avrupa Ligi Çeyrek Final
12-13-14 Nisan: UEFA CL Çeyrek Final/Avrupa Ligi Çeyrek Final
19-20-21 Nisan Uygun tarih Ziraat Türkiye Kupası Yarı Final 1. Maç
26-27-28 Nisan: UEFA CL Yarı Final/Avrupa Ligi Yarı Final
3-4-5 Mayıs: UEFA CL Yarı Final/Avrupa Ligi Yarı Final
11-12-13 Mayıs: Uygun tarih Ziraat Türkiye Kupası Yarı Final 2. Maç
18 Mayıs: UEFA Avrupa Ligi Final
20-21-22 Mayıs: Spor Toto Süper Lig 34. Hafta
25 Mayıs: Uygun tarih Ziraat Türkiye Kupası Final Maçı